Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (Yum-Bir) tarafından 2 -5 Kasım 2017 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen 3. yumurta zirvesinde üreticiler, tedarikçiler ve karar vericiler beraberce yumurta sektörünün dünü ve bugününü değerlendirip, geleceğinin nasıl şekilleneceğini tartıştılar.
İlginin yoğun olduğu zirveye 900 kişi katıldı. Yumurta üreticilerinin yoğun ilgi gösterdiği zirveye Türkiye’nin her yerinden gelen yumurta üreticilerinin yanı sıra, sektöre girdi sağlayan firmaların temsilcileri, kanatlı sağlığı hizmeti veren veteriner hekimler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yönetici ve uzmanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri akademisyenler ve basın mensupları katıldı.
Zirve Yum-Bir Başkanı Hasan Konya’nın açılış konuşması ile başladı. Amaçlarının üretimden tüketime yumurtanın yolculuğunu ve sektörün geleceğini paydaşlar ile tartışmak olduğunu ifade eden Konya, üretim, tüketim ve ihracat rakamları hakkında kısa bilgiler verdikten sonra üreticilere bazı uyarılarda bulundu. İşletmelerde biyogüvenlik tedbirlerinin artırılmasını, plansız büyümeden vazgeçilmesini, pazarlamaya ve markalaşmaya önem verilmesini, yem kalitesine dikkat edilmesini, ruhsatsız ilaç kullanımından sakınılmasını, kayıt dışı tavukçuluk ile hep beraber mücadele edilmesini talep etti. Konya katılımcılara ve sponsorlara teşekkür ederek konuşmasını tamamladı
Zirveye katılan Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB ) Başkanı, Talat Gözet, VİSAD Başkanı Ramazan Bayhan, Türkiyem-Bir Başkanı Ülkü Karakuş ve Gıda İşverenleri Sendikası Başkanı Necdet Buzbaş, yaptıkları kısa konuşmalarda yumurta sektörünün bugünü ve geleceğine dair görüşlerini aktardılar, güvenilir yumurta üretimine dikkat çektiler. Yum-Bir ile geliştirdikleri iş birliğinden memnuniyetlerini ifade Başkanlar zirvenin başarılı geçmesi temennisinde bulundular.
Zirve daha sonra stant açılışı ve Bora Alçı’nın “Yumurta Pazar’ında Kazanan Markalar Yaratmak” konulu bir konferansı ile devam etti. Konuşmasına bir katma değer yaratma aracı olarak markanın önemini açıklayarak başlayan değinen Alçı, insanlar markaları hayatlarındaki bir külfeti azaltmak veya hazzı çoğaltmak için aldıklarını, her kategori müşteri için markanın ayrı önemde ve değerde olduğunu söyledi. Yumurta insanlar için ne kadar değerli bir kategori? İnsanlar, yumurta alırken ne kadar zaman harcıyorlar? Gibi sorulara cevap vererek konuşmasını sürdüren Alçı, pazarlama ve marka yönetimi hakkında teorik bilgiler sundu. Pazarlamanın mevcut pazardan pay almak, ya da yeni bir pazar yaratmak şeklinde yürüdüğü ifade eden Alçı yumurtada nasıl inovatif olunabileceğini anlatarak konuşmasını bitirdi.
Birinci günün öğleden sonraki oturumunda tüketim ve pazarlama konuları ele alındı. Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Hasan Rüştü Kutlu’nun Tayyar’ın yaptığı oturumda konuşan Doç. Dr. Ahmet Ekici katma değer yoluyla rekabet üstünlüğü yaratma konusunu ele aldı. Pazarlamanın, ürünlerin “kendi kendine satmasını” sağlayan bir bilim olduğunu dile getiren Ekici ürünleri kendi kendine satan firmaların, satış maliyetleri düşük olduğu için, rakiplerine göre oldukça büyük rekabet avantajları elde ettiklerini ifade ederek, farklı iş kollarında “katma değer yoluyla rekabet üstünlüğü” elde etmiş firmalardan örnekler sunarak konuşmasını tamamladı.
Aynı oturumda konuşan Dr. Pınar Nacak ise Ulusal ve uluslararası piyasalarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar, arz-talep dengeleri ve fiyat oluşumlarını ele aldı ve ürünlerin rekabet gücünün ortaya konmasının önemli olduğunu söyleyerek yumurta sektörünün pazarlama ve rekabet gücünü artırması gerektiğine vurgu yaptı. Nacak konuşmasını rekabeti etkileyen faktörleri belirlenmesi, fırsatlar ve tehditlerin analizinin yapılmasının önemini anlatarak konuşmasını tamamladı.
TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik ise ‘Tüketici Gözü’ ile gıdanın toplamsal algı ve durumunu anlatarak; yeni teknolojilerin tüketimin ve tüketici davranışlarının değerlendirilmesinde kolaylıklar sağladığını, ancak aynı teknolojilerin tüketici davranışlarının kontrolden çıkma riskini de beraberinde getirdiğini söyledi. Menlik konuşmasında, bir yandan bilgi toplumu olmaya yolunda ilerlerken diğer yandan bilim dışı iddiaların pençesinde nasıl ve neden sürüklendiğimizin cevaplarını aradı.
Oturumun son konuşmacısı Doris Mueller Dodlies ise yumurtacı işletmelerde salmonella kontrolünün nasıl yapılacağını anlattı ve Avrupa deneyimlerini paylaştı. Tüm dünyada, çok faktörlü bir küresel sorun olarak düşünülen Salmonellanın oluşturduğu antibiyotik direnci, insanlarda gıda zehirlenmesi, süpermarketlerden geri çağırmalar, resmi cezalar, ticaret engelleri, zarar gören ülke itibari gibi nedenlerle işletmelerin Salmonella vakalarından koruması gerektiğini belirten Dodlies Salmonella kontrol stratejilerini anlatarak konuşmasını sonlandırdı.
İlk günün son oturumunda ise Doç. Dr. Aynur Özbahçe’nin başkanlığında tavuk dışkısının değerlendirme yöntemleri ve organik gübre mevzuatı ele alındı. Oturumda ilk sunumu yapan Biyogaz Yatırımları Derneği Başkanı Altan Denizsel Ülkemizde günlük yaklaşık 25-30 bin ton civarında tavuk dışkısı olduğunu, bunların bekletilerek fermente edilip gübre olarak kullanıldığını ancak fermente edilmeyen organik atıkların her şeyi kirlettiğini söyledi. Atıklardan biyogaz, gazlaştırma ve yakma yöntemi ile enerji üretmenin mümkün olduğunu ve yumurta tavuğu atıkları ile çalışan birçok biyogaz tesisi kurulduğunu anlatan Denizsel, organik gübre kullanımın artması ile tarımsal üretimin artacağını, çevre zararlarının ortadan kalkacağını ve üretilen enerji ile ülke ekonomisine kapatılasına katkı sağlanacağını belirterek Yum-Bir ve Biyogazder ‘in bölgesel organizasyonlar yapmasını önerdi.
Phillip Prang, gübre işleme seçeneklerini ele aldığı konuşmasında, değerli gübrenin ne anlama geldiğini, depolanabil ilik ve taşınabilirliğinin önemini, kokunun giderilmesi, kurutma ve kompostlama konularına değindi.
Aynı oturumun konuşmacılardan Yaşar Orhan ise organik gübre mevzuatı ve tavuk gübresinin bitkisel üretimde kullanım imkanlarını değerlendi.
Kanatlı sağlığı ve antibiyotik kullanımı ele alındı
İkinci Günün ilk oturumun Başkanlığını Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Veli Gülyaz yaptı. Kanatlı sağlığı ve antibiyotik kullanımın ele alındığı oturumda Veteriner Hekim Ümit Zoray Bakanlığın kanatlı sağlığı stratejilerini, çiftlikten sofraya güvenli gıda güvenliği yaklaşımını anlattı. Zoray kanatlı ürünlerinin ihracatının engelleyen kuş gribi başta olmak üzere tüm kanatlı hayvan hastalıkları ile mücadeleyi ön planda tuttuklarını söyledi. Hastalıklarla mücadele kapsamında Bakanlıklarınca yapılan çalışmaları, biyogüvenlik talimatı uygulamalarını, aktif ve pasif survey çalışmalarını anlatarak konuşmasını sürdüren Zoray Kanatlı Bilgi Sisteminin işleyişi ve tavuk vebası hastalığından ari bölgelerin tanımlanması hakkında bilgi vererek konuşmasını tamamladı.
Bir çok işletmede sorun olan tifo hastalığı ise Prof. Dr. Antonia Camarda tarafından ele alındı Camarda konuşmasında yeni jenerasyon aşılar ile kanatlı tifosuna karşı mücadeleyi ve yeni aşının özellikleri hakkında bilgi verdi.
Bir diğer konuşmacı Mete Can Aydın ise canlı aşıların depolanması, sevk idaresi esnasında oluşabilecek problemler, aşıların hazırlanması esnasında yapılabilecek hatalar aşıların uygulanması sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgilendirmelerde bulundu
İşletmelerde ekonomik kayıplar oluşturan İLT (Enfeksiyöz Laryngotracheitis ) hastalığının ülkemizdeki güncel durumu hakkında bir tebliğ sunan Dr. Fethiye Çöven ILT’nin dünyanın birçok ülkesinde İhbarı Mecburi Hastalıklar arasında bulunduğunu ve hastalığın görüldüğü ülkelerde kümes hayvanı ithalatına izin verilmediğini söyleyerek başladığı konuşmasına hastalığın Türkiye’de ilk kez 2014 yılının Kasım ayında Afyon ilindeki bir yumurtacı sürüde görülmüştür. Bu salgın muhtemel yarka hareketleri ile kısa sürede Konya, Bursa, Çorum, Isparta, Kayseri, Malatya ve Niğde illerine yayıldığı ve vakaların halen yumurtacı sürülerde problem olmaya devam ettiğini söyledi.
Kanatlı sağlığı oturumunda ele alınan bir diğer konu ise gerek beşerî gerekse veteriner hekimliği yakından ilgilendiren doğru antibiyotik kullanımı oldu. Antibiyotik kullanımının kanatlı sektöründeki durumunu ele alan veteriner Hekim İsmail Özdemir, kanatlı sağlığında antibiyotik kullanımının, insan sağlığı için kullanılan antibiyotiklere karşı direnç gelişiminde önemli bir yer tuttuğu algısı tüm dünyada yer etmiş durumda olduğunu söyledi ve bunun yetiştiriciler üzerinde her geçen gün artan yoğun bir baskı oluşturduğuna vurgu yaptı. Özdemir, sunumunda mikrobiyel direnç konusunda tartışılanların gerçeği ne kadar yansıttığını sorguladı ve konuşmasının ilerleyen bölümlerinde;
– Antibiyotiklere direnç ne demek, tanımı tam olarak yapılabilmiş mi? Hayvancılıkta antibiyotik kullanımının direnç oluşumuna direk etkisi var mıdır? Bu konudaki veriler yeterli mi?
– Topluma ulaşan bilgilerin ne kadarı doğru? Dolaşan bilgiler bilimsel olarak destekleniyor mu?
– Bu gelişmeler gelecekte nereye evrilebilir ve kanatlı ürünlerinin üretimi ve tüketimine etkisi ne düzeyde olur?
– Hayvan sağlığında antibiyotik kullanımını tamamen elimine etmek mümkün mü? Bu konuda olası alternatifler ve yöntemler nelerdir? Sorularına cevap arayan aradı. Özdemir üretici ile tüketici arasında şeffaf bir tedarik zinciri ve iletişim oluşturulabilirse güvensizlik sorunu büyük ölçüde aşılabileceğini söyledi.
Zirvenin ikinci gününde Başkanlığını Prof. Dr. Sakine Yalçının yaptığı üretim oturumunda Prof. Dr. Musa Sarıca, alternatif yumurta üretim sistemlerinin karşılaştırmasını yaparak yumurta üretiminde uygulanan sistemleri geçmişten günümüze özetleyerek, üretim sistemlerinde ortaya çıkan değişikliklerin nedenlerini, tüketici taleplerini ve hayvan refahı konularını ele aldı, son olarak da üretim sistemlerinin ekonomik getiri açısından değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Hasan Rüştü Kutlu, yem bileşeni ve yumurta sarısı ilişkisini aldığı konuşmasında yumurtanın besleyici değerinde söz etti, rasyon içeriğinin yumurta iç kalitesi ile tat ve kokusunu etkilediğini bilimsel bulgular ile ortaya koydu.
Oturumun son konuşmacısı Dr. Mustafa Uludağ ise tüketicilere rasyon hazırlamaya dönük bazı tavsiyelerde bulundu. Konuşmasında, alternatif yem hammaddelerinin kullanım imkanları üzerinde duran Uludağ, rasyon yoluyla kabuk kalitesinin artırılabileceğini ve bağırsak sağlığının korunabileceğini söyledi.
Geçmiş zirvelerde olduğu gibi üreticilerin kendilerini doğrudan ifade etmesine fırsat vermek amacıyla düzenlenen panelde konuşan üreticilere aşağıdaki sorular yöneltildi. Dünyanın en büyük ihracatçısı ve en büyük 10 üreticisinden biri olan ülkemizde, gelecek için yumurta üretimindeki beklenti ve hayalleriniz nedir?
Bugün Tarım Bakanı olsanız yumurta üretimi ve sanayi için ne yapardınız?
Yumurtayı zevkle tüketenlerin; çiftçilerden, yumurta üreticilerinden beklentisi nedir? Yum-Bir Başkanı olsanız, Yum-Bir’in etkinliğini arttırmak için ne yapardınız?
Yumurta üretimindeki en büyük sorun nedir? Tek cümleyle söylemeniz gerekse, ne söylerdiniz?
Zirvenin 2. gününe katılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş ise kapanışta yaptığı konuşmada yumurta sektörünün tüm sorunları ile yakından ilgilendiklerini ve sektörün önündeki engelleri teker çözeceklerini söyleyerek kayıt dışı tavukçulukla etkin mücadele sözü verdi.
Bakan Yardımcısı Daniş üreticiler ile ayrı bir toplantı düzenleyerek kendilerinden sektörün sorunları hakkında ilave bilgiler aldı.