Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Nisan ayından itibaren doğumların başlamasıyla birlikte süt üretiminin yüzde 20’lere varan oranlarda artacağını, eğer bu arzın tüketimle desteklenmemesi halinde, süt krizi çıkmasının sürpriz olmayacağını bildirerek, “Ziraat Odaları olarak, süt tüketiminin artırılması için bir kampanya başlatıyoruz. Bu kampanyamızın bütün kurum ve kuruluşlarına da örnek olmasını istiyoruz” dedi.
Bayraktar, TZOB Genel Merkezi’nde düzenlediği ve süt içerek başladığı basın toplantısında, “Ziraat Odaları olarak, süt tüketiminin artırılması için bir kampanya başlatıyoruz. Bu kampanyamızın bütün kurum ve kuruluşlarına da örnek olmasını istiyoruz. Ulusal Süt Konseyi, açıkladığı fiyatı koruyamayacaksa, fonksiyonunu yerine getiremeyecekse, verdiği kararın arkasında duramayacaksa lağvedilmeli, kapatılmalıdır.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak Ziraat Odalarımızla birlikte Ulusal Süt Konseyi’nden çekiliyoruz. Yönetiminden de ayrılıyoruz. Konseyde temsil edildik de ne oldu? Sonuç odaklı olmamız lazım. Bu konsey ne yapıyor? Bu konsey sektöre hangi katkıları sağlıyor? Süt üreticilerini korumaya yönelik veya süt sektörünü korumaya yönelik hiçbir fonksiyon icra edemiyor. Veya işlevsel değil. Böyle bir konseye ihtiyaç olmadığı kanaatindeyiz. Lağvedilsin dediğimiz budur. Bizim de böyle bir konseyde yerimiz yok.
Sütte arz talep dengesi sağlanana kadar damızlık gebe düve ithalatı ve bu amaçla kullandırılan sıfır faizli kredi durdurulmalıdır. Biz bugünleri 3 yıl önce öngördük, plansız üretim artışının süt hayvanlarını birkaç yıl içinde kesime göndereceğini dönemin Başbakanı’na anlattık” Talebimiz üzerine Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumu’na çevrildi. Yalnız, Et ve Süt Kurumu’nun etkin bir şekilde devreye giremediğini görüyoruz. Bir-iki ay sonra piyasaya girerse, Et ve Süt Kurumu sütteki krizi önleyemez. Uygulamada geç kalınırsa bunun faydası olmaz. Biz sanayiciye süt tozu desteğinin yeterli olmayacağını ve süt fiyatlarını yükseltmeyeceğini ifade etmiştik. Geldiğimiz noktada yanılmadığımız, doğru tespitte bulunduğumuz anlaşılıyor.
İki ay sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in bizim söylediğimiz noktaya gelmesini, Et ve Süt Kurumu’na süt piyasasına müdahale talimatı vermesini, çiğ süt alıp süt tozuna dönüştürme kararını önemsiyor ve destekliyoruz”
Et ve Süt Kurumu’nun günde 4-5 bin ton civarında süt alması gerekir. 1 lira 15 kuruş fiyatı şuan ki fiyatlara baktığımızda kabul edilebilir bir fiyat olmamakla beraber razı olabileceğimiz bir fiyattır. Müdahale olmazsa sektör ciddi bir krize girecektir. Böyle giderse, 70 kuruşluk fiyat 50 kuruşa düşer, süt 50 kuruş olduğunda ahırlarda bir tane hayvan kalmaz. Bu da süt hayvancılığının sonu olur. Süt hayvanları kesime giderse, 2008 yılından daha kötü bir durumla karşı karşıya kalırız, o yılları arar hale geliriz. Süt sektörünün krize girmesi, ette ithalatçı olmamıza yol açar. İthalat sadece üreticiyi vurur. Fiyatlar hızla yükselir. Böyle olursa, halkımız, kıymayı kilogramı 50 liradan bile bulamaz. Üretici örgütleri kapansın diyenler var. Yanlış. Doğru değil. Ekonomik örgütlere ihtiyaç var. Bugün için kullanabileceğimiz tek enstrüman budur. Et ve Süt Kurumu’dur. Toprak Mahsulleri Ofisi’dir. Bunları devre dışı bıraktığınızda şuan ki tekelleşme daha fazla büyür” şeklinde ifadelere yer verdi.