Prof. Dr. Hazım Gökçen "BAKANLIĞIN TEK SORUNU KIRMIZI ET Mİ?"

  • DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Prof. Dr. Hazım Gökçen
Prof. Dr. Hazım Gökçen
hazimgokcen@gmail.com
Bakanlığın Tek Sorunu Kırmızı Et mi?
  • 0
  • 14 Kasım 2017 Salı
  • 1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars
  • +
  • -

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adından da anlaşılacağı üzere Türkiye’de gıda, tarım ve hayvancılık sektörlerinden sorumlu bir bakanlıktır. Saydığım bu üç sektörün çok sayıda da alt sektörü vardır. Bu sektörlerin yıllardan beri süregelen yığınla sorunu bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Örneğin tüm insanları ilgilendiren bir gıda güvenliği sorunu yıllardır tartışılmaktadır. Şu anda ne yeyip ne yiyemeyeceğimizi bilemez durumdayız. Hileli gıdalar, sağlığa zararlı maddelerle raf ömrü uzatılmış yiyecekler, zirai ilaç kalıntılı meyve ve sebzeler, ağır metal içeren balıklar marketlerde boy göstermektedir. Bitkisel üretimin sorunları yok mu acaba? En başta, çoğu bitkisel ürünün fiyatı tarlada düşük, manavda yüksektir. Ürünler tarlada kalmakta, parsayı aracılar toplamaktadır. Rusya’ya meyve, sebze ihracatı sorunu henüz üretici lehine çözülmüş değildir. Fındık üreticileri isyandadır. Hayvancılık sektörü farklı mı sanki? Başta brucella ve tüberküloz olmak üzere hastalıklar kol geziyor, koyunculuk bitmek üzere, arıcıların yığınla sorunu var. Anlamadığım nokta şu, neden her göreve gelen Bakan tüm bu sorunlarla ilgilenmiyor da varsa yoksa kırmızı et sorununa tüm mesaisini harcıyor. Yazılı ve görüntülü medyada kırmızı etten başka hayvancılık ve tarım konusu yok sanki. Her Bakan göreve gelir gelmez sanki pahalıymış gibi vatandaşa ucuz et yedireceğini söylüyor. Hiçbir zaman vatandaşa fındığı, domatesi, balı ucuza yedireceğim demiyor. Önceki Bakan kırmızı etin fiyatına narh yani üst sınır koymuştu. İthal etmeden vatandaşa kıymayı 32 liraya, kuşbaşını 34 liraya yedireceğim demişti. Ne oldu? Eti ucuza yediremediği gibi kendisi de koltuğunu kaybetti. Yeni gelen Bakan da göreve başlar başlamaz sanki başka sorun yokmuş gibi eti vatandaşa ucuza yedireceğini söyledi. O biraz daha insaflı davrandı, yaklaşık üç ay kadar düşündükten sonra kıymayı 29 liraya, kuşbaşını 31 liraya satacağım dedi. Merak ediyorum, bu Bakanlar et pahalı derken neden vatandaşın alım gücünü hesaba katmazlar. Asgari ücret 1400 lira değil de 3400 lira olsa acaba vatandaş bugünkü fiyatlarla et almaz mı? Neden bu konuya kafa yorup da asgari ücreti arttıralım derdine düşmezler? Nedeni gayet basit. Türkiye’de yıllardır faaliyet gösteren bir kırmızı et ve ithalat lobisinin bulunduğu apaçık ortadadır. Bu lobi, işi bilenlerin tüm uyarılarına rağmen yerli üretimi artırıp insanlarımızın et ihtiyacını karşılamak yerine tek çözümün ithalat olduğunu ileri sürer. Çünkü Yurt dışından kesimlik hayvan, besilik dana, taze karkas, donmuş karkas, donmuş lop et ithalatında büyük kazançlar vardır. Bunlar, Yurt dışından ucuza aldıkları bu materyali kur farkından dolayı zavallı Türk besicisine pahalıya satarlar. Yani Hasan’ı fakirleştirip Hans’ı zengin ederler. Son zamanlarda ithalatı Et Süt Kurumu üstlendi ama yine değişen bir şey olmadı. Parasını döviz bazında ESK’na yatıran küçük besiciler ahırları boş, dört gözle dana beklerken daha geçenlerde büyük bir besicinin 30.000 baş ithal dana aldığı haberi geldi. Eğer bu danalar 50 şer başlık gruplar halinde dağıtılsaydı 600 küçük besicinin ahırı dolacaktı. Ama kırmızı et lobisi bunu istemez. Çünkü onlar için küçük üreticinin bir değeri yoktur. Bu kırmızı et lobisi, ithalata karşı çıkıp hazırladığı Milli Tarım Projesi ile besi materyalini Yurt içi kaynaklardan sağlayacağını söyleyen önceki Bakanı makamından etti. Şimdi bundan ders alan yeni Bakan temkinli davranıp uzun süre düşündükten sonra yeni kırmızı et fiyatlarını önceki gibi medyanın karşısına geçip tantana ile değil de yazılı bir metin halinde açıkladı. Sırası gelmişken bir hususu belirtmek istiyorum. Yeni Bakana tıp doktoru olduğu için bu işlerden anlamaz diyenler var. Ben bu iddiayı asla kabul etmiyorum. Benim Fakülteden öğrencim olan, Bakanlığın her kademesinde çalışmış ve 13 yıl gibi uzun süre Bakanlık yaparak tarihi bir rekora imza atmış olan Veteriner Hekimi Dr. M. Mehdi Eker zamanında da kırmızı et sorunu ve ithalat farklı bir durumda değildi. Kanımca sorunun birinci ayağı bürokrasidir. Hiçbir Bakan; seçmen ziyaretlerinden, seçim bölgesi gezilerinden, parti ve hükümet toplantılarından, yabancı konukları kabulünden, Yurt dışı gezilerinden ve bu kadar geniş bir teşkilattan gelen evrakları inceleyip imzalamaktan vakit bulup da onlarca sektörü kapsayan bir bakanlığın tüm sorunlarına kısa zamanda asla vakıf olamaz. Onun için başlangıçta Bakanlık bürokrasisi ne derse Bakan onu yapmak zorundadır. Bürokrasi de adı üstünde değişikliği kabul etmeyen, mevcut durumun devamını isteyen bir örgüttür. Nitekim göreve gelen her hükümet önce bürokrasiyi suçlamakta, bürokratları değiştirmekte ama yine de her hangi bir gelişme olmamaktadır. İkinci ayak da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının deyim yerindeyse yedi kocalı bir Hürmüz olmasıdır. Uzun yıllardır kendi alanındaki konulara tek başına Bakanlık karar verememekte, devreye Maliye Bakanlığı, Hazine Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı hatta yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı gibi kuruluşlar girmektedir. Örneğin son yaşanan kırmızı et sorununun temelinde, kırmızı etin enflasyonu arttırdığına inanan Maliye Bakanlığının enflasyonu düşürmek için fiyatları aşağıya çektirmek istemesi yatmaktadır.

Bu genel açıklamaların ardından bugünkü duruma geldiğimizde, Bakanlığın 25 liradan üreticiden aldığı eti zincir marketlerde ortalama 30 liraya tüketiciye sattırması da soruna çözüm getirmeyecektir. Çünkü çeşitli kesimlerden aldığım bilgiye göre bir kilo sığır etinin maliyeti bugün için 25 liradır. Besicinin hayvanını kombinalara bu fiyattan kestirmesinin nedeni parasını peşin olarak almasıdır. Bu nedenle, 25 lira kırmızı et için sürdürülebilir bir fiyat olamaz. Besicinin öncelikli amacı, aldığı bu peşin para ile döküm mevsiminde Doğudan ucuz besi danası satın alıp aylardır boş olan ahırını doldurmak ve yeni umutlarla besicilik faaliyetini sürdürmektir. Ancak, peşin para olayı kısa dönemde hayvan sahiplerinin ineklerini de kestirmelerine yol açabileceğinden ileriye dönük sorunların daha da artmasından korkulmalıdır.

Prof. Dr. Hazım GÖKÇEN

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM